6 Aralık 2011 Salı

Sağlıklı beslenme nedir?

"Gün içerisinde pek çok kitap satan mağzanın önünden geçiyoruz. İçeri girip sağlık yada yemek başlıklı raflarına ilerlediğimizde genelde bir çok yerde benzer bir tablo ile karşılaşıyoruz. Raflar çoğunlukla sağlıklı beslenmenin yolları, organik besinler yada diyet yapmanın çeşitli yolları gibi kitaplarla dolup taşıyor. Peki bu kadar çok kitap gerçekten neyi anlatmak istiyor? Nelere dikkat edersek sağlıklı beslenmiş oluruz?

Nasıl beslenmeliyiz?

Sağlıklı beslenme yada sağlıklı diyet ile ilgili beslenme uzmanlarının anlatmak istediği bilgilerden kısaca bahsedersek:

Sağlığımız için önemli olan bazı temel besinler vadır. Bunlar karbonhidratlar, proteinler, yağlar, mineraller, vitaminler, minerallerve sudur.

Günlük enerji ihtiyacımızı karşılarken bu besinleri belirli oranlarda tüketmeliyiz. Bu miktarın %50 yada 60 kadarını karbonhidratladan, yüzde 20 yada 30'unu yağlardan, yüzde 15 yada 20'sini proteinlerden almalıyız. Bir gün içerisinde 150gr karbonhidrat, 50gr yağ, 70gr protein, 4-5 gram tuz, belirli ölçüde mineral ve vitamin, bunlara ek olarakta 2 yada 2,5 litre su tüketmeliyiz.



Peki günlük kalori ihtiyacı nasıl hesaplanır?

Bunu hesaplamak için Haris-Benedict formülü kullanılmaktadır. Bu formülde boyunuzu, kilonuzu, yaşınızı ve cinsiyetinizi kullanarak önce bazal metabolizma hızını bulabilirsiniz. Sonrasında da günlük hareket düzeyinizi dahil ederek günlük almanız gereken kalori miktarına ulaşabilirsiniz.

Erkekler için bazal metabolizma hesaplaması:

660 + (13,7 x kilonuz) + (5 x boyunuz) - (6,8 x yaşınız)

Kadınlar için bazal metabolizma hesaplaması:

665 + (9,6 x kilonuz) + (1,8 x boyunuz) - (4,7 x yaşınız)

Hareket düzeyini dahil etmek:

  • Hareketsizseniz (örn. çok az hareket yada hiç egzersiz yapmamak) : İlk bulduğunuz sayıyı 1.2 ile çarpın.
  • Hafif düzeyde hareketliyseniz (örn. haftada 1-3 gün egzersiz yapmak) : İlk bulduğunuz sayıyı 1.375 ile çarpın.
  • Orta düzeyde hareketliyseniz (örn. haftada 3-5 gün egzersiz yapmak) : İlk bulduğunuz sayıyı 1.55 ile çarpın.
  • Fazla hareketliyseniz (örn. haftada 6-7 gün egzersiz yapmak) : İlk bulduğunuz sayıyı 1.725 ile çarpın.
  • Çok fazla hareketliyseniz (örn. bol miktarda egzersiz ve fiziksel hareket getiren bir işe sahip olmak): İlk bulduğunuz sayıyı 1.9 ile çarpın.
Örnek:

Kilo: 52
Boy: 1.60
Yaş: 30
Cinsiyet: Kadın
Hareket durumu: Hafif düzeyde

665 + (9,6 x 52) + (1,8 x 160) - (4,7 x 30)
= 665 + 499 + 288 - 141
= 1311

1311 x 1.375 = 1803 Bu kişinin günlük kalori ihtiyacıdır.

Eğer kilo vermek istiyorsanız öncelikle endokrinoloji uzmanına giderek kilo almanıza neden olan bir tıbbi durum olup olmadığının incelenmesini sağlamalısınız. Tahlil sonuçlarınıza göre uygun olan yönlendirilmeyi doktorunuz yapacaktır. Daha sonrasında nasıl bir beslenme düzeninizin olması gerektiğine karar verilip ve zayıflamanız için uygun olan günlük kalori miktarınız hesaplanacaktır.

Daha fazla bilgi için:

  1. Diyet yapmak
  2. Vücudumuzdaki yağın fayda ve zararları
  3. Hatalı beslenmeye örnekler
  4. İdeal kilo hesaplama
  5. Beden kitle indeksi (BKİ)



Referans:
* Ogden, J. (2003). The psychology of eating, from healthy to disordered behavior. Blackwell publishing.
* Özata, M. (2010). 99 sayfada kilo yönetimi ve bilimsel zayıflama. Türkiye iş bankası kültür yayınları. (Prof. Dr. Metin Özata ile söyleşiyi yapan: Dilek Kaykılar)




16 Kasım 2011 Çarşamba

Diyet yapmak..

"Kilo verme isteği sıklıkla sağlıklı beslenme fikrinin önüne geçer. Bir an önce istenilen kiloya ulaşmak için; şok diyetler, detokslar veya 1 ayda 20 kilo vermeyi sağladığı söylenen ilaçlar ve diyet listeleri birçok kişiye cazip gelebilir. Ancak bu yöntemlerin hiçbiri sağlıklı ve kalıcı bir zayıflama sağlayamayabilir. Başlarda zayıflanıyormuş gibi hissedilebilir ancak bu noktada verilen kilo, yağlardan değil su ve kaslardan oluşmaktadır. Normalde bunun tam tersinin olması beklenmektedir. Ayrıca çok çabuk verilen kilolar, çoğunlukla aynı hızla geri alınır. Üstelik metabolizma hızı etkilendiği için, verilenden fazla kilo alma olasılığı çok yüksektir. Dolayısıyla bu ve benzeri yöntemler, hayal kırıklığı ile sonuçlanabilir.

Mucize ya da şok diyetlere, gazete ve dergilerdeki diyet listelerine, zararsız olduğu söylenen kilo verdirme ilaçlarına, farklı bitki ve karışımlara dikkat etmek gerekir. Bu yöntemlerle zayıflamak isterken hem sağlığınız tehlikeye girebilir hem de verdiğiniz kiloyu fazlasıyla geri alabilirsiniz.

Sağlıklı kilo vermek biraz zaman alabilir, ancak başarıldığında kalıcı olacaktır. Belirli aralıklarla diyet yapmak, diyete başlamak için pazartesileri beklemek, diyetin dışına çıkınca suçluluk hissetmek yerine sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz planı oluşturmak çok daha faydalı olur. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapma alışkanlıklarının yerleşmesi diğer yöntemlere göre daha zordur ve biraz vakit alır. Ancak sağlıklı beslenme yoluyla zayıfladığınızda vücudunuzda gerçekleşecek değişim, fiziksel aktivitenin sağlayacağı sıkılaşma ve incelme, kendinizi çok daha sağlıklı ve mutlu hissetmenizi sağlayacaktır."




13 Kasım 2011 Pazar

Deri altı ve depo yağlar, esansiyel (zorunlu) yağlar

"Vücudumuzun tamamını saran derinin altındaki yağ tabakasına verilen isimdir. Depo yağların vücutta yoğun olarak bulunduğu yerler her iki cinsiyette farklılık göstermektedir. Erkeklerde karın bölgesinde, kadınlarda ise kalça bölgesinde yoğunlaşmaktadır.

Vücudumuzdaki depo yağlar, beyaz ve kahverengi olmak üzere iki ayrı türdedirler. İskelet kası ile karşılaştırıldığında, beyaz yağ dokusu obez olmayan kişilerde vücut ağırlığının daha az bir bölümünü oluşturmaktadır. Beyaz yağ dokusunun tüm vücuttaki enerji akışı açısından büyük bir önemi vardır. Kahverengi yağ dokusunun ise yetişkin bireylerdeki enerji akışında katısı yok denilebilecek kadar azdır.


  • Beyaz yağ dokuları: Vücudun pek çok yerinde bulunmaktadır. Depo yağı olarak trigliserit, doku hücrelerinde ise nötral yağlar ve fosfolipitleri içermektedir. Vücutta enerji için gerek duyulduğunda bazı yollarla sentezlenerek kullanılınır. Bu yağ dokusunun genişlemesi veya miktar olarak artması sonucunda şişmanlık oluşmaktadır.
  • Kahverengi yağ dokuları: Memelilerde, yeni doğan yavrularda ve kış uykusuna yatan hayvanlarda daha yüksek miktarda bulunmaktadır. Sentez yapılmadan da çok yüksek oranda ısı üretimini sağlayabilmektedir.
  • Esansiyel (zorunlu) yağlar: Kalbin çevresinde, karaciğer, akciğer, kemik iliği, böbrekler, endokrin bezleri, bağırsaklar, kaslar ve merkezi sinir sisteminde bulunmaktadırlar. İç organların çevresini sararak onları dışardan gelebilecek darbelerden korumaktadırlar. Aynı zamanda da organların çalışmasında da çok önemli görevleri vardır. Bu yağların uzun süreli açlık veya yoğun egzersiz yapılması gibi durumlarda bile tükenmemektedir. Bu yağlar erkekler %3, kadınlarda ise %12 oranında bulunmaktadırlar."
Daha fazla bilgi için: 

Ref: Akbulut, G. Ç., Besler, H. T. & Özmen, M. M. (2007). Bilim ve teknik dergisi, Tübitak.

Vücudumuz nelerden oluşmaktadır

"Bedenimiz genel olarak yağ, kemik, kas hücreleri, diğer organik maddeler ve hücre dışı sıvıların orantılı şekilde bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Esas olarak yağsız vücut kitlesi (kas, kemik, su, sinir, damarlar ve diğer organik maddeler) ve yağ kitlesinden (deri altı depo yağlar ve esansiyel yağlar) oluşmaktadır.

Erkeklerde optimal vücut birleişimi için olması gereken toplam yağ %15 (depo yağ %12 + zorunlu yağ %3), Kas % 48 ve kemik %14,9 olmalıdır. Kadınlar için de toplam yap %25 (depo yağ %13 + zorunlu yağ %12), kas % 38 ve kemik %12 olmalıdır."


Ref: Akbulut, G. Ç., Besler, H. T. & Özmen, M. M. (2007). Bilim ve teknik dergisi, Tübitak.

Vücuttaki yağın fayda ve zararları (deri altı, depo ve zorunlu yağlar)

"Vücut yağı eksikliğinin olumsuz etkileri:

  • Yağda çüzünen vitamin eksikliği
  • Üşüme
  • Bağışıklık sisteminde bozulma
  • Hormon dengesinde bozulma
  • Tansiyon dengesinde bozulma
Yağların vücuttaki işlevleri:
  • A, D, E, K vitaminlerinin emilimi ve taşınması
  • Yüksek enerji kaynağı
  • Linoleik asitin (zorunlu yağ asidi) vücuda alınmasının sağlanması
  • Soğuğa karşı vücut ısısının korunması
  • Tokluk hissi vermesi
  • Dış organlara destek olma
Vücut yağı fazlalılığının olumsuz etkileri:
  • Kaslarda zayıflama
  • İç ısının hızlı yükselmesi
  • Eklemlerde ve kemiklerde şekil bozuklukları
  • Hormon dengesinde bozulma
  • Şeker, yüksek tansiyon
  • Şekil ve görünümde bozulma
  • Çabuk yorulma ve performans düşüklüğü

Ref: Akbulut, G. Ç., Besler, H. T. & Özmen, M. M. (2007). Bilim ve teknik dergisi, Tübitak.

8 Kasım 2011 Salı

Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu tanı kriterleri

"1. Uyku sırasında yineleyici şekilde ortaya çıkan istem dışı yemek yeme veya içme atakları
  2. Bununla birlikte aşağıdakilerden en az birinin olması:
      a.  Garip veya normalde yenmeyecek toksik maddelerinde tüketilmesi
      b. Bu yeme atakları ile ilişkili olarak uykusuzluk, dinlendirici olmayan uyku, gündüz yorgunluğu ve uykululuk
      c. Uykuda yaralanma
      d. Yiyeceğe giderken veya pişirirken olan tehlikeli davranışlar
      e. Sabah anoreksi
      f. Yüksek kalorili gıdaların yineleyici şekilde tıkınırcasına yenmesine bağlı sağlık sorunları
   3. Bozukluk diğer uyku bozukluklarıyla, tıbbi veya nörolojik bozukluklarla, ruhsal bozukluklarla, ilaç kullanımıyla veya madde kötüye kullanım bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz."

Daha fazla bilgi için:
  1. Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu nedir?

Ref: Orhan, F. Ö. & Tuncel, D. (2009). Gece yeme bozuklukları, psikiyatride güncel yaklaşımlar(1)132-154.

Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu (UİYB)

"Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu (UİYB) ilk olarak Schenck ve arkadaşları tarafından 1991 yılında tanımlanmıştır. UİYB ile gece yeme sendromu (GYS) arasında pek çok ortak nokta olmakla beraber, yeme ataklarının kısmen yada tamamen hatırlanmıyor olmasıyla ayırt edilebilmektedir.

UİYB uyku sırasın tekrarlayıcı şekilde ortaya çıkan istem dışı yemek yeme yada içme atakları olarak tanımlanmaktadır. Bazı kişiler yeme atağı sırasında kolayca tam uyanık hale gelemezler ve hastalık bu yönüyle uyurgezeliğe benzemektedir. Diğer bir açıdan bazı kişiler yeme atağı sırasında uyanıktır ve ertesi sabah yediklerini hatırlarlar.

Bu hastalıkta çoğunlukla yüksek kalorili ve garip yiyeceklerin yenmesi söz konusudur. Akşam yemeği ile yatma zamanı arasında herhangi bir aşırı yeme söz konusu değildir. Açlık hissi yoktur ve uyku sırasında yedikleri ile gündüz yedikleri birbirinden farklıdır. Uykuda yürüyerek buzdolabına giderler ve tamamen uykulu bir biçimde yiyecekleri ızgara yaptıkları, doğrayıp dilimledikleri, pişirdikleri ve kızarttıkları bilinmektedir. Bazı kişiler sabahları kalktıklarında yastıklarında, yüzlerinde, mutfaktalarında yedikleri yiyeceklerden kalanları bulurlar.

Ataklar sırasında yağ ve şeker içeriği fazla olan yiyecekler yenmektedir. Bazen de çiğ tavuk, tuz, şekerli sandviçler gibi besinlerin tüketildiğide bilinmektedir. Hatta bazen kahve, tutkal, pişmemiş makarna, evcil hayvanların yemleri, krem yada temizlik maddelerinin yendiğide bildirilmiştir. Kişiler çoğunlukla gece olanları hatırlamadıklarında, yaptıklarını sabah öğrendiklerinde utanırlar yada suçluluk hissederler. Bu duyguların uzun süre yaşanmasıyla beraber sebebi anlaşılamayan kilo alımı söz konusu olunca kişiler psikolojik açıdan sorun yaşamaya başlarlar ve ilerleyen zamanlarda depresyon gelişmi mümkün olur."

Daha fazla bilgi için:
  1. Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu tanı kriterleri

Ref: Orhan, F. Ö. & Tuncel, D. (2009). Gece yeme bozuklukları, psikiyatride güncel yaklaşımlar(1)132-154.

Gece yeme sendromu tanı kriterleri

" A. Günlük yeme paterni akşam veya gece önemli ölçüde artış göstermektedir. Aşağıdakilerden bir veya ikisi bulunmaktadır.
        a. Günlük yenen yemeğin en az %25'i akşam yemeğinden sonra olmalıdır.
        b. Haftada en az iki gece yeme epizodunun olması
   B. Akşam ve nokturnal (gece) yeme epizodlarına ilişkin farkındalık ve hatırlama söz konusudur.
   C. Aşağıdakilerden en az üçü gözlemlenmektedir:
        a. Sabah yeme isteğinin olmaması ve/veya haftada 4 veya daha fazla sabah kahvaltının atlanması
        b. Akşam yemeğinden uyku başlayıncaya kadar olan sürede ve/veya gece boyunca güçlü yeme arzusunun varlığı
        c. Haftada 4 veya daha fazla gece uyku başlangıcında ve/veya uykunun sürdürülmesinde insomnianın olması
        d. Uykuyu başlatabilmek veya tekrar uykuya dalabilmek için kişinin yemesinin gerektiği inancının olması
        e. Duygudurum çoğunlukla depresiftir ve/veya duygudurum akşamları kötüleşir.
    D. Bozukluk önemli derecede sıkıntı ve/veya fonksiyonellikteki bozukmayla ilişkilidir.
    E. Bozulmuş yeme paterni en az 3 ay sürmelidir.
    F. Bozukluk madde kötüye kullanımı veya bağımlılığına tıbbi durumlara medikasyona veya diğer psikiyatrik bozukluklara sekonder (ikincil, bağlı olarak) gelişmiş olmamalıdır."



Ref: Orhan, F. Ö. & Tuncel, D. (2009). Gece yeme bozuklukları, psikiyatride güncel yaklaşımlar(1)132-154.


Gece yeme sendromu (GYS)

"Gece yeme sendromu ilk olarak 1955'te Stunkard tarafından daha sonra da 1999 yılında Birkevedt tarafından tanımlanmıştır.

  • Sabahları ortaya çıkan anoreksi; kahvaltının atlanması yada kahve, meyve suyu gibi şeylerle geçiştirilmesi
  • Akşam yemeğinden sonra günlük enerji alımının %50'sinin tüketilmesi
  • İnsomni yada uykusuzluğun haftada 3 veya daha fazla kez yaşanması
  • Gece en az bir kez uyanma
  • Uykudan uyanma sırasında atıştırmalık yenmesi
Genellikle kişilerin akşam yemekleri tıkınırcasına yemek şeklinde değildir, çoğunlukla atıştırmalıklar tüketilmektedir. Gece yenen yiyeceklerin %70'ini, gündüz yenenlerin ise % 47'sini karbonhidratlar oluşturmaktadır. Yapılan bir araştırmada kişilerin %50'sinin gece yemeklerinde ekmek, şekerleme gibi yiyecekleri tercih ettikleri gözlemlenmiştir.

Yapılan araştırmalarda birçok araştırmaya göre, gece yeme sendromu olanlar ve olmayanlar arasında bir gün içerisinde aldıkları enerji miktarı yönünden fark olmadığı ancak yiyeceklerin yenmesindeki zamanla arasında büyük farklılıklar olduğu bulunmuştur. Burada sorun oluşturan yiyeceklerin yenmesinde anormal zamanladır.

GYS ilk tanımlandığı dönemde obezite çerçevesinde değerlendirilmekteydi. Ancak yalnızca bu grupla sınırlı değildir. Bu sıkıntı obez olmayan kişilerde de görülebilmekte ancak özellikle ozayıflama tedavisine başvuran ve obezite sorunu olanlarda sıklıkla rastlanmaktadır. Bariatrik ameliyattan önce bu şekilde beslenilmesine sıklıkla rastlanmaktadır."

Daha fazla bilgi için:
  1. Gece yeme sendromu tanı kriterleri
  2. Uykuyla ilişkili yeme bozukluğu nedir?


Ref: Orhan, F. Ö. & Tuncel, D. (2009). Gece yeme bozuklukları, psikiyatride güncel yaklaşımlar(1)132-154.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Obezitenin cerrahi tedavisi - 60 yaş ve üzeri

"Bariatrik cerrahide 60 yaş ve üstü grup için kriterler:

  • Bu yaş grubu için bariatrik cerrahi kişiye özel değerlendirme gerektirmektedir. 
  • Burada amaç kişinin yaşam kalitesini arttırmaktır. 
  • Eğer ameliyat sonrasındaki kilo kaybı başka herhangi bir fayda sağlamayacaksa ameliyat yapılmamalıdır. Obezitede kullanılan diğer tedavi yöntemleri (diyet, davranış tedavisi, egzersiz ve ilaç tedavisi) denenmeli / denenmeye devam edilmelidir."




Ref: Basdevant, A., Bunchwald, H., Deitel, M., Finer, N., Fried, M., Grene, J. W. M., Hainer, V., Horber, F., Mathus- Viegen, E., Scopinaro, N., Steffen, R., Tsigos, C., Weiner, R. & Widhalm, K. (2008). Interdisciplinary European Guidelines on Surgery of Severe Obesity, The European Journal of Obesity. 

Obezitenin cerrahi tedavisi - ergenler

"Bariatrik cerrahide ergenler için kriterler:

  • Beden kitle indeksinin (BKİ) 40'ın üzerinde olması ve obeziteye eşlik eden en az bir hastalığının olması
  • En az 6 ay boyunca zayıflama konusunda profesyonel yardım alıp başarısız olmuş olması
  • İskelet ve vücut gelişimini tamamlamış olması
  • Ameliyat önesi ve sonrasında, tıbbi ve psikojik olarak sürece uyum sağlayabilecek olması
  • Ameliyat sonrası gerçekleşecek olan multidispliner (hemşire, doktor, psikolog, diyetisyen..) ekip çalışmasını uygulamayı istiyor olması
  • Ameliyata girebilecek çocuk ve ergenlerde uzmanlaşmış bir ekibin olması (hemşire, anestezi uzmanı, psikolog, ameliyat sonrası bakım ekibi)"
Daha fazla bilgi için: 

Ref: Basdevant, A., Bunchwald, H., Deitel, M., Finer, N., Fried, M., Grene, J. W. M., Hainer, V., Horber, F., Mathus- Viegen, E., Scopinaro, N., Steffen, R., Tsigos, C., Weiner, R. & Widhalm, K. (2008). Interdisciplinary European Guidelines on Surgery of Severe Obesity, The European Journal of Obesity. 

Obezitenin cerrahi tedavisi - yetişkinler için

"Bariatrik cerrahinin kriterleri:

  • 18 - 60 yaş aralığında olmak
  • Beden kitle indeksi (BKİ) 40 ve üzerinde olanlar
  • Benden kitle indeksi (BKİ) 35 ile 40 arasında olup bu cerrahi operasyonun fayda sağlayacağı başka hastalığı / hastalıkları olanlar
  • Ameliyat dışındaki diğer yöntemleri denemiş ancak fayda sağlayamamış, tekrar tekrar verdikleri kiloları geri almış olanlar "
Daha fazla bilgi için:

Ref: Basdevant, A., Bunchwald, H., Deitel, M., Finer, N., Fried, M., Grene, J. W. M., Hainer, V., Horber, F., Mathus- Viegen, E., Scopinaro, N., Steffen, R., Tsigos, C., Weiner, R. & Widhalm, K. (2008). Interdisciplinary European Guidelines on Surgery of Severe Obesity, The European Journal of Obesity. 

5 Kasım 2011 Cumartesi

Obezitenin sonuçları

"Hangi yaşta olursa olsun obezite kişiye pek çok yönden zarar vermektedir.  Bu sorunların bilinmesinin obezite ile mücadelede önemli bir rolü vardır.

  • Fiziksel sorunlar: Obezite her yaşta kronik hastalıklara yol açmaktadır. Örneğin, kardiyovasküler, ortopedik, nörolojik ve endokrin sistemi etkileyen pek çok hastalığa sebep olmaktadır. Çocuklarda obezitenin artışı ile beraber bu sorunu yaşayan çocuklarda hipertansiyon hastalığına rastlanma oranı gittikçe artmaktadır. Çoğunlukla yetişkinlikte ortaya çıkan tip 2 diyabetinde çocuklarda görülme sıklığı 4-10 kat artmıştır. Kilolu çocuklarda kolesterol ve trigliserid yükselmektedir. Aynı zamanda kilodan dolayı vücutta bulunan yükün artmasından dolayı kemik, eklem, bağ dokusu hastlalıklarıda görülmektedir.
  • Duygusal ve Psikososyal sorunlar: Obezite sorunu yaşayan çocuk ve ergenlerde kaygı, depresyon, distoni, enürezis görülmektedir. Bunlar dışında öfke nöbetleri, özgüvende azalma, beden imajı ile ilgili sorunlar, kendinden tiksinme, kendini küçümseme, damgalanma, dışlanmışlık hissi, içe kapanma, arkadaşlarıyla ilişki kurmaktan kaçınma gibi bir çok sorun yaşanmaktadır.
  • Akademik sorunlar: Obezite sorunu olan ergenlerin ve çocukların normal kiloda olan yaşıtlarına göre okuma ve matematik becerilerinde sorun olduğu, okulda genel anlamda başarılı olamadıkları, okulu bırakmak istedikleri ve eğitim yaşamlarının çok uzun sürmediği araştırmalarda bulunmuştur. Bu noktada obezitenin uyku apnesi gibi yol açtığı bazı fiziki sorunlarında öğrenme yada hafıza gibi alanlarda sorun oluşturduğu unutulmamalıdır."


*Ref: Ergül, Ş. & Kalkım, A. (2011). Önemli bir kronik hastalık: Çocukluk ve ergenlik döneminde obezite.

Bebeklikten başlayan süreç - obezite

"Obezite oluşumunu hem genetik hemde çevresel faktörler etkilemektedir. Ebeveynlerde obezite probleminin olması çocukta obezite gelişimini arttırmaktadır. Çocukluk dönemindeki aktivite yetersizliği, televizyon ve bilgisayar başında uzun zaman geçirme, yağlı yiyecekler tüketmek, şekerli içeçekler içmek, 'fast food' tarzı besinleri sık tüketmek ve lifli besin alımının az olması obezite gelişimişinde önemlidir.

Çocukluk döneminde fiziksel aktivite alışkanlığının kazandırılmaması, sağlıklı beslenme davranışının geliştirilmemesi obezite oluşmunda önemli bir role sahiptir.

Anne sütü de bu konuda önemli bir yere sahiptir. UNICEF'e göre 6. aydan sonradan emzirmenin devam ettirilmesi ve beraberinde uygun tamamlayıcı besinlere başlanması gerekmektedir. Emzirmenin en az 2 yıl devam ettirilmesi obezite ve kronik hastalık oluşma riskini azaltmaktadır.

Beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarının dışında ebeveyn ve çocuk ilişkileri, ev içinde yaşanan sorunlar, arkadaş gruplarında yaşanan sıkıntılar, derslerdeki başarısızlıklarda kişinin ruhsal yapısını etkileyerek besenme sorunlarına yol açabilmektedir. Obezite sorunu olan çocuklarda özelliklede ergenlik döneminde arkadaş ilişkileri kuramama, grup aktivitelerine katılamama gibi yaşanabilen psikolojik problemler çocuktaki obezite düzeyini arttırmaktadır."

Daha fazla bilgi için:
  1. Obezitenin sonuçları
  2. Çocukluk ve ergenlik çağında kilo değişimi
  3. Obezitenin cerrahi tedavisi - ergenler




*Ref: Ergül, Ş. & Kalkım, A. (2011). Önemli bir kronik hastalık: Çocukluk ve ergenlik döneminde obezite

4 Kasım 2011 Cuma

Çocukluk ve ergenlik çağında kilo değişimi

"Dünya Sağlık Örgütün obeziteyi 'Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi" şeklinde tanımlamaktadır. Bir kişinin vücudundaki yağ dokusunun en yüksek olduğu dönem süt çocukluğu dönemi ve ergenlik öncesi dönemdir. Bebeklerde İlk altı ayda ve ilk bir senedir şişmanlık sık rastlanmaktadır. Bu dönemden sonra çocuğun hareketlenmesiyle beraber kilo değişiminin gerçekleşmesiyle şişmanlığa rastlanma sıklığı giderek azalmaktadır. Ergenlik öncesi dönemde de her iki cins içinde şişmanlıkta artış gözlenmektedir. Menstürasyonun (adet görmenin) başladığı dönemde kızlarda kilo artışı görülmektedir. Erkeklerde ergenlik dönemine ilerledikçe yağ oranlarında azalma görülmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü 2006 ve 2007 yıllarında 0-5 yaş ve 5-19 yaş dönemi için büyüme referans değerleri yayınlamıştır. Bu değerlerden yararlanılarak, yaşa göre BKİ de değerlendirilerek obezite sınıflandırılması çocuk ve ergenler için yapılmaktadır."



*Ref: Ergül, Ş. & Kalkım, A. (2011). Önemli bir kronik hastalık: Çocukluk ve ergenlik döneminde obezite

Çocuklar ve obezite

"Ülkemizde, son zamanlarda çocukluk çağında sık rastlanan kronik hastalıklardan biri obezitedir. Çocukların ve ergenlerin yaklaşık %25-30'unu etkilemektedir. Obezite çocukluk çağında başladığında, ergenlik ve yetişkinlik döneminde de bunun devam ediyor olma olasılığı normal kiloya sahip olanlara göre daha fazladır. Obeziteden dolayı kişi pek çok farklı kronik hastalığada sahip olabilmekte ve bu hastalıkların sonucunda kişinin yaşam süresi kısalmakta aynı zamanda da kişinin yaşam kalitesi kötüye gitmektedir."

Obezite

Obezite - Zayıflama tedavisinde önemli noktalar

"Obezite tedavisinde en sık karşılaşılan problemden biri verilen kilonun kısa bir süre içinde geri alınmasıdır.  Bunun başlıca sebeplerinden biri tedaviyi alan kişinin, tedaviden beklentilerinin doğru anlaşılamamasıdır. Bir diğer sebebi de istenilen kiloya ulaşıldıktan sonra tedavi ekibinin kişiyi takip etmemesi yada kişinin tedavi ekibi ile tekrar görüşmeye gitmemesidir. Zayıflamak için tedaviye başvuran bir çok kişi biran önce, hızlıca ve kolayca zayıflamayı isterler. Ancak bu hem mümkün değildir hemde verilen kilonun kalıcı olmasını engellemektedir. Bu noktadaki sıkıntı tedavi başlangıcında kişinin gerçekten ne istediğinin öğrenilmemesi ve bu doğrultuda gerçekçi hedefler belirlenmemesidir.

Çoğunlukla hedef ilk 6 aylık süreçte kilonun yaklaşık %10 kadarının kaybıdır. Bu hem kalıcı kilo kaybı için sağlam adımlar atılmasını sağlamakta, hemde obezitenin sebep olduğu diğer hastalıkların oluşma riskini ciddi düzeyde azaltmaktadır. Bunun dışında verilen kilonun korunması için kalıcı davranış değişiklikleri sağlanmalı, kişinin fiziksel aktivitesi arttırılmalı ve aynı zamanda günlük kalori alımı kalıcı bir şekilde azaltılmalıdır. Kalıcı sunuçlar elde etmek için yapılan bu değişimler her bireyin hayatına uyumlu olmalı ve gerçekçi hedefler belirlenerek yapılmalıdır."

Daha fazla bilgi içinhttp:

  1. Diyet yapmak


Obezite tedavisi

"Obezitede tedavisinde uygulanan birkaç yöntem bulunmaktadır..

  • Diyet - Sağlıklı beslenme
  • Egzersiz
  • Davranış tedavisi
  • İlaç tedavisi
  • Cerrahi tedavi"

2 Kasım 2011 Çarşamba

Anoreksiya ve Bulimia Nervozada yaşanabilen fiziksel problemler

"Sıklıkla karşılaşılan fiziksel sorunlardan bazıları..

  • Vücut ısısının düşmesi
  • Sıvı kaybı
  • Dolaşım bozukluğu
  • Potasyum eksikliği
  • Saç dökülmesi
  • Karıncalanma
  • Uyuşma
  • Tansiyon düşüklüğü
  • Adet görememe
  • Metabolik sorunlar
  • Dolaşım sisteminde bozukluklar
  • Dişlerde erime ve / veya çürüme
  • Kemiklerle ilgili sorunlar
  • Uyku sorunları
  • Mide ve bağırsak sorunları
  • Kalp ile ilgili sorunlar"

Hatalı beslenmeye örnekler

  • "Gün içerisinde yeterli miktarda su tüketmemek
  • Öğün atlamak
  • Çok hızlı ve çiğnemeden yemek
  • Stresli, üzüntülü, sıkınıtılı yada öfkelenilen durumlarda fazlaca yemek yemek
  • Ziyarete gidilen yerlerde ikram edilen herşeyden yemek
  • Öğünler arasında yiyecek tüketmek
  • Doyurucu ve sağlıklı bir öğün yerine abur cubur yemek
  • Yağlı ve şekerli gıdaları bol miktarda tüketmek
  • Tabakta yemek kalmasın diye tokluk hissine rağmen devam etmek
  • Ara öğünleri atlamak
  • Gazlı içeceklerin aşırı tüketimi"
Daha fazla bilgi için:

1 Kasım 2011 Salı

İdeal kilo hesaplaması

İdeal kilo hesaplanmasının formülü..


  • Boy - 100 - [(Boy-150) / 4] 
Örneğin,

Boy: 170

170 -100 - [(170 - 150) / 4] = 70 - (20 / 4) = 70 - 5 = 65

Çocuklarda obezitenin sebepleri

Çocuklarda obezite oluşması sebep olan faktörlerden bazıları..


  • Doğum ağırlığının yüksek olması
  • Ev dışında fazla vakit geçirmemek
  • Günün çoğunu bilgisayar ve / veya televizyon başında geçirmek
  • Çoğunlukla araba ile ulaşımın sağlanması
  • Ailenin sosyoekonomik düzeyinin düşük olması
  • Ailede obezite sorunu olan bireylerin olması
  • Sağlıksız beslenme alışkanlığı
  • Fast-food tarzı yiyeceklerin sıklıkla tüketimi
  • Bebeklikte katı gıdalara erken geçiş yapılması
  • Sebze ve meyve tüketiminin az olması
  • Öğün atlama

  • Belirli bir diyet yada tedavi öncesinde mutlaka hormonal yada genetik bir bozukluk olup olmadığı uzman bir doktor tarafından araştırılmalıdır..

Anne kız berber diyet yapmak

"Anne ve kızların beraber diyet yapmaları az rastlanır bir durum değildir. Ancak aralarında doğum yapmış olmak,menopoz veya hormon replasman tedavisi görüyor olmak gibi farklılıklar vardır. Yapılan araştırmalara göre sağlıksız beslenme alışkanlığı geliştiren anne ve kızların çoğunluğunda ergenlik ve menopozun aynı döneme denk geldiği ve bunun bir risk faktörü olduğunu belirlenmiştir."

Daha fazla bilgi için:

  1. Diyet yapmak

Annelerin davranışlarının etkileri..

"Ailelerin geçtiği belli zor dönemler vardır. Bu dönemlerde annelerin davranışları çoğunlukla kızları tarafından dikkatle izlenmektedir. Sıkıntılarla nasıl başettikleri gözlemlenmektedir. Kızın söylemlerinden de bu durum çoğu kez anlaşılmaktadır. Örneğin, 'Babamla boşandıkları dönemde annem yiyerek sakinleşiyordu. Onun çok fazla yemek yemesinin sebebi zorlu yaşamı.' Bunun gibi gözlemlerden elde ettikleri sonuçları kendi yaşamlarında kullanma olasılıkları oldukça yüksektir.

Aynı zamanda anneleri ile problemli ilişkisi olan kızların annelerinin kilo aldım mı yada şişman mıyım gibi sorularını, onları eleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirdikleri görülmektedir."

Daha fazla bilgi için:

  1. Anneler ve kızları
  2. Diyet yapmak
  3. Anne kız beraber diyet yapmak

31 Ekim 2011 Pazartesi

Anneler ve kızları

"Annelerin birçoğu farkına varmadıkları yada gerçekleştiremedikleri hayallerine kızları üzerinden ulaşmaya çalışırlar. Kızlarını kendilerinin bir uzantısı olarak görebilir ve sanki kendi bedenini kontrol edermiş gibi kızlarının görünüşünü kontrol etmeye çalışabilirler. Psikolojik olarak ayrışmak isteyen kızlar anneleri gibi görünmemek için çaba sarf ederler. Anneler ise kızlarının güzel bir kadına dönüştüğünü izleme isteği ile kendilerinin yaşlanıyor oldukları düşüncesi arasında takılıp kalabilirler."

Diyetteyim..

"Kilo vermem lazım, diyete başlayacağım, bu pazartesiden itibaren diyetteyim, bunu yedikten sonra artık diyete başlıyorum, diyet yapmaya ihtiyacım var, kilo almışım değil mi, sizce kilo almışmıyım, bir kaç kilo versem yeter, hiç bir kıyafetime sığmıyorum, buara yediklerime dikkat ediyorum, sağlıklı beslenmeye çalışıyorum, nasılsa spor yapıyorum istediğim gibi yiyebilirim, bunu yediğim için akşam yemeği yemeyeceğim...

Bunlar ve benzeri ifadeler birçok kişi tarafından günlük konuşmalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Peki bu soruların amacı gerçeği mi duymaktır yoksa etraftakilerin düşünlerini ölçmek için midir yada herkes bunları konuştuğu için konuşmaya dahil olma amaçlı mıdır..??"

Obezitenin nedenlerinden bazıları

" Obezite oluşumunu etkileyen faktörlerden bazıları..
  • Yaş: Yaşla beraber obezite artar (Başlangıç yaşı gittikçe düşmekte)
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık görülmektedir.
  • Doğum sayısı / Doğumlar arasındaki süre
  • Fiziksel aktivitenin az olması
  • Genetik yatkınlık
  • Stres
  • Çeşitli ilaçlar
  • Beslenme alışkanlıkları / Yanlış beslenme
  • Kadın olmak
  • Evli olmak
  • Sigarayı bırakmak
  • Alkol tüketimi
  • Fast-food türü beslenme
  • Yağ oranı yüksek besinler tüketmek
  • Kültürel etkenler
  • Hormonal ve metabolik etmenler"

Türkiye'de obezite

"Türkiye Obezite Araştırma Deneği (TOAD) 2000-2005 yılları arasında İstanbul, Konya, Denizli, Gaziantep, Kastamonu ve Kırklareli'nde 20 yaş üstü olan 13.878 kişiyle bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmanın amacı Türkiye'nin obezite profili çıkartmaktır. Araştırmanın sonuçlarına göre katılmıcıların %30.9'unun beden kitle indeksi 25'in altında, %39.6'sının beden kitle indeksi 25 ile 30 arasında, %29.5'inin bende kitle indeksi ise 30'un üzerindedir.

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçlarına göre 15-49 yaş aralığında olan kadınların beden kitle indeksi 25 ile 29.9 arasında olanların yüzdesi 1998 yılında %33.4, 2003 yılında %34.2 ve 2008 yılında %34.4 olarak bulunmuştur. Beden kitle indeksi 30 ve üzerinde olanların yüzdesi ise 1998 yılın %18.8, 2003 yılında %22.7 ve 2008 yılında %23.9 olarak bulunmuştur. Bu bulgulara göre kadınlarda obezetnin görülme sıklığı 10 yılda %5.1 oranında artmıştır."

Bulimia Nervoza

"DSM-IV kriterlerine göre,


  • Yineleyen tıkınırcasına yeme epizodlarının olması. Bir tıkınırcasına yeme epizodu aşağıdakilerden her ikisi ile belirlidir.
  1. Aynı zaman diliminde ve benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden hiç tartışmasız çok daha fazla miktarda olan yiyeceği belirli bir zaman diliminde (örneğin herhangi bir 2 saatlik süre içinde) yeme
  2. Bu epizod sırasında yeme kontrolünün kalktığı duyumunun olması (örneğin yemeyi durduramayacağı ya da ne yediğini ya da ne kadar yediğini kontrol edememe duygusu)
  • Kilo almaktan sakınmak için, kendisinin yol açtığı kusma, laksatiflerin, diürektiklerin, lavmanların yada diğer ilaçların yanlış yere kullanımı, hiç yemek yememe ya da aşırı egzersiz yapma gibi uygunsuz dengeleyici davranışlarda tekrar tekrar bulunma
  • Tıkınırcasına yeme ve uygunsuz dengeleyici davranışların her ikisi de 3 ay süreyle ortalama olarak en az haftada iki kez ortaya çıkmaktadır.
  • Kendini değerlendirirken vücudunun biçimi ve ağırlığından etkilenir.
  • Bu bozuklıuk sadece Anoreksiya Nervoza epizodları sırasında ortaya çıkmaktadır.
İki tip bulunmaktadır..

  • Çıkartma olan: Kişi düzenli olarak kendi kendine kusmuş ya da laksatifler, diürektikler ya da lavmanları yanlış yere kullanmıştır.
  • Çıkartma olmayan tip: Kişi hiç yemek yememe ya da aşırı egzersiz yapma gibi diğer uygunsuz dengeleyici davranışlarda bulunmuş ancak kendi kendine kusmamış yada laksatifler, diürektikler ya da lavmanları yanlış yere kullanmamıştır."

Anoreksiya Nervoza

"DSM-IV kriterlerine göre,


  • Yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda yada bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme (örneğin beklenenin %85'inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açan bir kilo kaybı)
  • Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma.
  • Kişinin vücut ağırlığı ya da biçimini algılama biçiminde bozukluk olması, kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız bir etkisinin olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük olmasının önemini inkar etme.
  • Bayanlarda menarş sonrası amenore (adet kesilmesi), yani en az üç ardışık menstruel siklusun olmaması.
İki tip bulunmaktadır..

  • Kısıtlı: Kişinin yediği yemekleri kısıtlaması. Gün içerisinde bir öğün yemek yada belirli bir porsiyonu bütün gün içerisine yayarak sadece onu yemek
  • Tıkınırcasına yeme / Çıkartma : Kişini tıkınırcasına yeme yada çıkartma (kusma, laksatif, diüretik, lavman kullanımı) davranışı gösterdiği gözlemlenmektedir."

30 Ekim 2011 Pazar

Obezitenin komplikasyonları

"Obezitenin sebep olabileceği ve beraberinde görülebileceği hastalıklardan bazıları..

  • Kalp haslıkları 
  • Tip 2 diyabet
  • Hipertansiyon
  • İnme
  • Kanser
  • Dislipidemi
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Uyku apnesi
  • Fertelitede azalma
  • Gastrointestinal sistem bozuklukları
  • Metabolik sendrom
  • Osteoartrit
  • Karaciğer yağlanması
  • Astım / Solunum zorluğu
  • Mestruasyon düzensizlikleri
  • Aşırı tüylenme
  • Ameliyat öncesi ve sonrası sorunlar
  • Deri enfeksiyonları"

Beden kitle indeksi

"Beden kitle indeksi kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanmaktadır.

Ağırlık / (Boy x Boy) = BKİ

Örneğin;
Boy : 1.60
Kilo : 65

65 / (1.6 x 1.6) = 25

Sonuçların değerlendirilmesi;

<18,5 - Normal altı
18,5 - 24,9 - Normal
25 - 29,9 - Kilolu
30 - 34,9 - Obezite 1. derece
35 - 39,9 - Obezite 2. derece
≥40 - Obezite 3. derece "

Obezite- Dünya sağlık örgütü

"Obezite, Dünya sağlık örgütü tarafından "Sağlığı bozacak ölçüde, vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi" olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama %15-20'sini, kadınlarda ise %25-30'unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30'un üzerinde çıkması durumunda obezite söz konusudur."

Obezite

"Ülkemizin önemli sağlık sorunlarından biri obezitedir. Toplumda bu problemi yaşayanların sayısının artmasının yanı sıra bu sorunu yaşama yaşıda her geçen gün daha da düşmektedir.

Obezite tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bu tedavide en önemli olan nokta kilonun tekrar geri alınmamasıdır. Obezitenin tedavisi multidisipliner bir ekip gerektirmektedir. Tedavi programı kapsamında diyet, egzersiz, davranış tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi vardır.

Obezite sorunu olan bireyler genellikle çok çabuk ve kolayca kilo vermemk isterler. Bu pek mümkün değildir. Zayıflamak için çoğunlukla öğün atlanmaktadır. Bunun sonucunda ise kişiler daha çok acıkmakta ve gıda alınımını arttırmaktadırlar.

Tedavinin başarılı olması yani verilen kilonun ve yani beslenme düzeninin kalıcı olması için tedavi ekibiyle beraber çalışılmalı ve herkes için en uygun olan yöntem bulunmalıdır."

29 Ekim 2011 Cumartesi

Önyargılar

"Kilolu olan kişiler çoğunlukla önyargılarla karşılaşırlar. Bu durum hem kendilerini ifade etmelerini, arkadaşlarıyla olan ilişkilerini, iş ve okul yaşamlarını, kendileriyle ilgili olan düşüncelerini etkilemektedir. Burada atlanan önemli noktalardan biri, bahsedilen kilo problemi özelliklede obezite ise bunun aslında ciddi bir sağlık problemi olduğu noktasının atlanmasıdır. Obezite sebepleri, komlikasyonları ve tedavileri olan bir hastalıktır."

Erkeklerin yanında yemek yemek

"Bu durum ergenlik döneminde pek çok kişi için sorun olabilmektedir. Kızların birçoğu erkeklerin yanında daha az ve daha yavaş yemeye çalışmaktadır. Bunun yanı sıra erkeklerin bir kısmı bunu rahatsız edici bir kısmı ise doğru bulmaktadır. Erkeklerin kızlarında yanında yemek yemekle ilgili sıkıntı yaşaması pek sık rastlanmamaktadır. Bu bilgilerin aksi yönünde ifadelerde kimi zaman kullanılmaktadıt. Bazı kızlar erkeklerin yavaş yemek yiyen ve onları bunun için bekleten, çoğunlukla salata yemeye çalışan kızları çok rahatsız edici bulduklarını söylediklerini ifade etmektedirler."

Erkekler

"Ergenlerle yapılan bir çalışmada kızların yarısı kilolu olduğunu düşündüğünü bildirmiştir ve aslında bunu söyleyenlerin %80'i normal kilo aralığındadırlar. Erkeklerde ise şişman olduğunu söyleyenler gerçekten kilolu çıkmışlardır. Ayrıca erkekler kızlardan farklı olarak kilo problemlerini içselleştirip bunu bir başarızsızlık olarak görmemekle beraber, kendilerine olan güvenlerindeki azalma kızlara göre çok küçük bir orandadır. Bu sonuçlar erkeklerin bedenlerinin görüşü ile ilgili sıkıntı yaşamadığı anlamına gelmemektedir. Kızlarla erkeklerin bu konudaki düşünleri arasında farklılıklar olduğunu ve sıkıntıları değişik düzeylerde yaşadıklarını göstermektedir. Yapılan bazı aaştırmalar göstermektedirki, erkekler kızlardan farklı olarak, daha çok güçlü ve uzun boylu olmak istemektedirler."

28 Ekim 2011 Cuma

"Mükemmel" olanlar

"Dergilerde reklamlarda görülen kişilerin benzerleri gerçek hayatta karşımıza çıktığında neler oluyor?
Etraftakilerin bakışları nasıldır? Diğer kadınlar yani hem cinslerinden nasıl yorumlar gelir? Mükemmel vücuda sahip olduğunu düşündüğünüz bir kişi ile arkadaş olma ihtimaliniz nedir? Hayalinizdeki bacaklara sahip biri mini etek yada şortla önünüzden geçtiğinde onunla ilgili nasıl yorumlar yaparsınız?

Hiç "mükemmel" yada "ideal" vücuda sahip olduğunu düşündüğünüz bir kişinin gözünden etraftaki insaların bakışlarını, yorumlarını değerlendirmeyi denediniz mi?"

İyi bir yaşam

Doğru kiloda olmak çoğunlukla iyi bir hayat yaşamaya giden bir bilet olarak görülmektedir. Mükemmel bir vücuda sahip olan, istediği her şeyi yiyebilen ve kilo almayan kişinin her yönden mükemmel olduğu düşünülmektedir. Yani mükemmel bir hayatı vardır.. Yani herkesin rüyalarını süsleyen erkek arkadaşa sahiptir..

Kuaför - Diyet

"Sevgiliden ayrıldıktan sonra kuaföre gidip saçını kestirerek yada boyatarak bu durumla başetme çabası aslında sosyal kabul ile ilgili sıkıntılarla başetmek için yapılan diyetlerle benzerlik göstermektedir"

Ref: Fat Talk, Mimi Nichter

Ergenlik

"Ergenlik dönemi boyunca belirli bir oranda kilo alışı gözlenmektedir. Kişinin vücudu şekil kazanmaya başlamaktadır ve boyu uzamaktadır. Yani hergün bir değişim geçirmektedir.. Bu dönemde ideal kilo ve ideal beden şekli ile ilgili yalnış mesajlar alan gençler yoğun stres altına girmektedirler. Yeni yeni şeklini almayan başlayan bedenleri ile toplumsal olarak ideal diye tanımlanan beden imajı arasında sıkışıp kalan gençlerin sayısı oldukça fazladır.."

Reklamlar

"Gazetelerde, televizyonlarda, sokaklarda birçok reklam görüyüruz hergün.. Hepsinde de belirli bir vücut ölçüsü ve beden şekli var.. Hergün bunlara baktıkça bizi birinin beğenmesi için, güzel olmak için bu ölçülere sahip olmamız gerektiği mesajını alıyoruz. Genç kızlar ve kadınlar için basılan birçok popüler dergi ise belirli tip vücut formunu kullanır, neredeyse her ay çeşitli diyet önerileri verir. Buralarda ifade edilen ideal vücut ve ideal güzellik mesajları ne kadar gerçekçidir?"

Gençler ve diyet

"Yapılan araştırmalar göstermektedirki ergenlik dönemindeki genç kızların %60 kadarı diyet yapmaktadır. Ancak burada önemli birkaç soru sorulması gerekmektedir..
Bu kızlar kilo vermek için gerçekte nasıl bir diyet uygulamaktadırlar?
Ergenlikte yapılan bu diyetler ne kadar sürmektedir ve ne zaman başarılı sayılmaktadır?
Bu diyetlerle gerçekten kilo vermek mümkün oluyor mudur?
Diyet yapıyor olmaları gerektiğini düşündükleri için diyet yaptıklarını söyleyenlerin sayısı nekadardır?
Neden sadece yeme bozukluğu olan kişilere odaklanıyoruz da bu sorunu yaşamayanlara, onların ne yaptıklarına odaklanmıyoruz?
Eğer herkes diyet yapıyorsa neden bu kadar çok kişinin kilo alma sorunu var ?"

*Ref: Fat Talk,Mimi Nichter

Anneler ve kızları

"Anne kendi beden şeklinden ve kilosundan memnun değilken kızına bedenini sevmeyi nasıl öğretebilir.. Kendisi küçük porsiyon tüketip haftada en fazla bir kez tatlı yerken ona nasıl bir mesaj iletmiş olur?"